27 Eylül 2012 Perşembe



Atık Pillerin Zararları - Atık Pillerin Çevreye Verdiği Zararlar
Pillerin insan sağlığına ve çevreye çok büyük zararları vardır. Piller cıva, kadmiyum, kurşun, çinko, mangan, lityum, demir, nikel, kobalt ve kimyasal maddelerden üretilir. Bu pillerin gelişigüzel

çöplere atılması, doğrudan veya dolaylı olarak alıcı ortama verilmesi çevre açısından büyük tehlikeler yaratır. met@ller toprağa ve oradan da yeraltı sularına karışabilir. En başta toprak kullanılmaz hale gelir ve met@llerin yarattığı su kirliliği sudaki ekosistemi alt üst eder. Etkilenen sadece su ekosistemi değil, aslında tüm ekosistemdir. Zaman içerisinde bu etkiler insanlar üzerinde de görülür. Atık pillerin sebep olduğu hastalıklar başında, nörolojik bozukluklar, merkezi sinir sistemi hastalıkları, kanser, böbrek ve karaciğer hastalıkları gelir. Pillerin içindeki tüm maddelerin zararı kimi zaman öldürücü boyuta ulaşabilir. Maddeler daha önce de belirtildiği gibi toprağa karışarak hayvanların yediklerinden ya da sulardan insan vücuduna karışır. Ayrıca bir küçük kalem pil 4 metrekare toprak kirletir ve bu toprağı üretim yapamaz hale getirir.

Mesela kadmiyum, insanlarda yüksek tansiyona, kalp hastalıklarına, akciğer kanserine ve kansızlığa neden olur. Kadmiyum;
- İtai – itai ve akciğer hastalıklarına, prostat kanserine, kansızlığa, doku tahribine,
- Anfiyen ve kronik neval tübüler bozukluğa ve böbrek üstü bezlerin tahribineneden olur.
Atık Pillerin Zararları - Atık Pillerin Çevreye Verdiği Zararlar


Kurşunun meydan getirdiği olumsuzluklar vücudun hassaslaşması, kuvvetten düşme, uykusuzluk, kabızlık, zihin bulanıklığı, böbrek hastalıkları ve felç olarak sıralanabilir. Kurşun; işitme bozukluğuna, sinir iletim sisteminde ve hemoglobin bileşiminde düşmeye, kansızlığa, mide ağrısına, böbrek ve beyin iltihaplanmasına, kısırlığa, kansere ve ölüme neden olmaktadır.

Sinir sisteminin cıva bileşiklerine karşı çok yüksek hassasiyeti vardır. Bunun yanında vücuda alınan civanın beyin ve böbrekler üzerinde de ağır tahribatlar yarattığı yapılan çalışmalarla tespit edilmiştir. Bunun yanında cıva konsantrasyonunun vücutta yükselmesi tansiyon yükselmesine, kalp krizine, deride kızarıklık ve yaralar oluşması ile gözlerin zarar görmesine neden olabilir. Cıva doğada bozulmaz. Cıva ve cıva bileşikleri halk ve çevre sağlığı bakımından çok tehlikeli ve toksittir. Akan pildeki cıva hızla deri veya solunum yolu ile vücuda girebilir. Bu maddenin eser miktarda suda bulunması dahi ciddi tehlike oluşturur. İçme suyu veya gıda zinciri yolu ile insan vücuduna giren cıva;


- Parastezi, ataksi, dişartri ve sağırlık gibi nörolojik bozukluklara,
- Merkezi sinir sisteminin tahribine ve kansere,
- Böbrek, karaciğer, beyin dokularının tahribine,
- Kromozomları tahrip edip sakat doğumlara neden olmaktadır


Kaynak : www.delinetciler.net

2 Ocak 2009 Cuma

Çevreyi korumak için yapılabilecekler.


Çevreyi korumak için, en azından bireysel olarak yapılabilecek bir takım önlemler bulunmaktadır. Bir miktar fedakarlık gösterilerek yapılması geleceğimizin temini olan birkaç önlem aşağıda yer almaktadır:
*Çöpler, çöp poşetinin ağzını sıkıca bağlandıktan sonra çöp kutusuna atılmalıdır.
*Ormanlar korunmalıdır.
*Ağaçlara zarar verilmemelidir.
*Çimlerin üzerinde ateş yakılmamalıdır.
*Hayvanlara zarar vermekten kaçınılmalıdır.
*Denizler kirletilmemelidir.
*Evcil hayvanların atıkları temizlenmelidir.
*Çevremiz sahiplenmeli, değeri ve önemi çocuklara öğretilmeli, büyüklere anlatılmalıdır.
*Enerji tasarrufu yapılmalıdır.
*Biten piller pil kutusuna atılmalıdır.
*Piknikten sonra ateş söndürülmeli ve asla yerde çöp bırakılmamalıdır.
*Kâğıt, teneke, cam, pil gibi geri dönüşümü olan maddeler geri dönüşüm kutularına atılmalıdır.

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87evre

18 Ocak 2008 Cuma

HONOLOKO Adası'na bir gezinti...


Çocuğunuzun bu oyunu oynamasını sağlayın.

Bir yandan çevre bilinci gelişirken, diğer yandan da uluslararası bir skor sıralamasında yerini alma şansı var.

Oldukça eğlenceli.

Avrupa Çevre Ajansı (EEA) ve WHO Avrupa Bölge Ofisi'nin işbirliğiyle "World Wide Pictures" tarafından hazırlanmış.

Herhangi bir program indirmeniz ya da yüklemeniz gerekmiyor. Internet üzerinden oynuyorsunuz.

Honoloko oyunu için tıklayın...

17 Ocak 2008 Perşembe

Çöp, 300 çocuğu okullu yaptı

Mersin Yerel Gündem 21Kent Konseyi Çevre Komisyonu`nca yürütülen `Katı Atık Geri Dönüşüm Projesi”nden elde edilen gelirler, 300 çocuğu okula kazandırdı.
MERSİN - Mersin Sokak Çocukları Derneği Başkanı Sabahat Aslan , 3 yıl önce `Katı Atık Geri Dönüşüm Projesi ”nden elde edilen gelirle sokakta çalışan veya dilenen çocukları okula kazandırma ve okul masraflarını karşılama yolunda çalışma başlattıklarını belirtti.Bugün gelinen noktada kentin önemli sorunlarından biri olan çöp ile bir başka sorun olan sokak çocuklarına katkı sağlamanın onurunu yaşadıklarını belirten Aslan , şunları söyledi:
`Yoğun göç alan Mersin `de projeden elde ettiğimiz gelirle 300 sokak çocuğunu eğitime kazandırmayı başardık . Bu çocuklar ilk etapta bütün gün sokaklarda gezmeye alıştıkları için zaman zaman sınıflarda bulunmaktan sıkılsalar, ailelerinin ekonomik durumunu düşünerek, derslere adapte olmakta güçlük çekseler de artık okula alıştılar. Aynı zamanda, giderek giyim ve temizlik gibi temel ihtiyaçlarına da dikkat etmeye başladılar, davranışları da hızla iyileşti. Tüm bu olumlu değişimler projemizin amacına fazlasıyla ulaştığını gösteriyor.”
AİLELER DE EĞİTİLİYOR
Çocukları okula kazandırdıktan sonra da takip ettiklerini anlatan Aslan , `Proje kapsamında çocukları okula kazandırmakla kalmıyoruz. Bunun yanı sıra aileleri de eğitmeye çalışıyoruz. Ailelere ve çocuklara sokaklardaki tehlikeleri anlatıyoruz. Bu tehlikeleri anlattığımız zaman çocukların sokaklarda çalışmaktan korktuğunu ve çekindiğini, ailelerin de çocuklarını sokaklara göndermelerini engellemeye çalıştıklarını gördük. Yani proje sadece çocukları okula kazandırmakla kalmadı” dedi.
Proje kapsamında ülke ekonomisine de katkı sağlandığını anlatan Aslan , `Proje, doğal kaynakların korunması, enerji tasarrufu sağlanması ve çevrenin korunması gibi yararları sayesinde ülke ekonomisine girdi sağlıyor . Çünkü elde edilen tüm gelirler çöpe giden atıklardan elde edilmesinin yanı sıra giderek büyüyen sokak çocukları sorununa da çözüm üretmiş oluyor” diye konuştu. ‘ÇÖP`TEN ÇÖZÜM
Yerel Gündem 21 Kent Konseyi Çevre Komisyonu Başkanı Gülümser Okyay da projenin Mersin `deki çöp sorununa çözüm arayışları kapsamında başlatıldığını ve elde edilen gelirlerin kentteki başka soruna çözüm olması amacıyla gelirleri sokak çocuklarına bağışlamaya karar verdiklerini belirtti. Okyay , şunları kaydetti:
`Kentte çok ciddi ölçüde çözüm bekleyen bir çöp sorunu var. Bu sorunun çözümüne katkı sağlamak amacıyla başlattığımız ‘Katı Atık GeriDönüşüm Projesi` kapsamında vatandaşlardan cam, metal, teneke, tetra pak, naylon, karton, kağıt gazete gibi geri dönüşümü mümkün atıkları toplayarak satışını yapıyoruz. Elde edilen gelirlerin bir kısmını projenin gelişimi ve devamı için harcarken, diğer kısmını ise sokakta çalışan veya dilenen çocukların okul masraflarını karşılamak için kullanıyoruz.”
Kaynak: www.tümgazeteler.com

Acımasızca kirletiyoruz

Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de özellikle büyük yerleşim birimlerinde insanların karşılaştığı en büyük çevre problemlerinin başında `çöp` gelirken, `erozyon` ve `çevre kirliliği` de ulaştığı ürkütücü boyut sonucu verdiği S.O.S ile dikkat çekiyor
Türkiye`de çevre kirliliğinin ne derece ürkütücü boyutlara ulaştığı rakamlarda gizli. Günde 65 ton çöp üretiyoruz fakat 3 bin 215 belediyeden sadece 15`i düzenli çöp depoluyor.
Marmara Bölgesi`nde 780 milyon ton atık denizlere bırakılıyor. Dünyanın da öncelikli problemleri arasında yer alan `erozyon` sonucu her sene 500 milyon ton verimli toprağımız yok oluyor.
İSTANBUL - Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de özellikle büyük yerleşim birimlerinde insanların karşılaştığı en büyük çevre problemlerinin başında `çöp` gelirken, `erozyon` ve `çevre kirliliği` de ulaştığı ürkütücü boyut sonucu verdiği S.O.S ile dikkat çekiyor. Dünya ülkelerinin, kirliliğin önlenmesi için aldıkları tedbir ve çalışmalar maalesef gelecek için `çare ` oluşturmadığı gibi, ülkemizin de dahil olduğu bu problem zaman geçtikçe had safhaya doğru tırmanıyor.
Göz göre göre gidiyor Yeşilimiz, çevremiz, denizlerimiz adeta `kirlilik kıskacı`nda çırpınırken, gelecek kuşakların çöp dağları ve kirlilik altında ezilmemesi için bilinçli tüketimin yapılması gerektiği konusuna ısrarla dikkat çekiliyor . Sadece İstanbul Boğazı `nda deniz trafiğinden kaynaklanan kirliliğin, toplam kirliliğe katkısının yaklaşık yüzde 10 olduğu, yalnızca 100 bin ailenin gereksiz yazışmayı durdurması halinde ise senede 150 bin ağacın kesilmekten kurtulacağı gibi ekonomiye ne kadar katkı sağlayacağının basit bir hesabı ile ortaya çıkıyor. Öte yandan her sene Adana ve Kocaeli kadar verimli toprağın `erozyon`la yok olmasının yanı sıra diğer faktörlerin de eklenmesi ile Türkiye `deki `çevre problemi`nin `ürkütücü` boyutu ortaya çıkıyor.
`Çevre` bilinci aşılanmalı Günde yaklaşık 65 bin ton çöp üretilen ülkemizde, çöpü kaynağında azaltmazsak, bir gün çöp dağları arasında nefes alamaz hale gelebileceğimize dikkat çekiliyor . Gelecek kuşakların çöp dağları altında ezilmesini istemiyorsak, bilinçli tüketim yapıp az çöp çıkarmak zorundayız. Ülkemizde bulunan 3 bin 215 belediyeden sadece 15`inde düzenli depolama yapılırken, faaliyette de birkaç kompost tesisi bulunuyor. İnsan sağlığına zararlı kimyasal maddeler içeren temizlik ürünleri yerine, doğal bileşenlerden oluşmuş ve çevreye zararlı olmayan ürünler tercih edilmeli. Geri kazanımla, kirlilikte önüne geçemediğimiz doğal kaynaklarımız korunur, enerji tasarrufu ve ekonomiye katkı sağlanır, çöplüğe giden atık miktarı azalır ve geleceğe yatırım yapılmış olur. `Atıklar`dan 25 bin ölü Dünya yüzeyinin yüzde 6`sının çölleşmiş, yüzde 29`unun da çölleşme yolunda olduğu, dünya nüfusuna her gün 230 bin, her sene 93 milyon kişinin katıldığı, dünyada her gün sağlıksız sulardan 25 bin kişinin öldüğü, doğaya atılan atıkların yüzde 60`ının boya ve boya ürünleri olduğu, otomobilinizi hortumla yıkadığınızda yaklaşık 550 litre su harcandığı, 3.7 litre benzinin yaklaşık 3 milyon litre içme suyunu kirletebileceği, bir cam şişenin doğada 4 bin, plastiğin bin, cikletin 5, bira kutusunun 0-100, sigara filtresinin 2 sene süreyle yok olmadığı, evsel katı atıkların yüzde 68`ini organik atıklar, kalan kısmını ise kağıt, karton, tekstil, plastik, deri, metal, ağaç , kam ve kül gibi maddelerin oluşturduğu unutulmamalı ve `çevre`nin geleceği için bunların dikkate alınması gerektiğine işaret ediliyor.
Sinsi kayıp: EROZYON
İnce hesaplandığında aslında `erozyon`un Türkiye `nin en önemli çevre problemi olduğu ortaya çıkar. Ancak `erozyon` oluşumu gözle görülmediği için çok da dikkate alınmıyor. Oysa `erozyon`la verimli toprağımızı sinsi sinsi kaybediyoruz. Türkiye `deki `erozyon`un, Avrupa `dan 12, Afrika `dan 17 kat daha fazla olduğu dikkat çekiyor. Her sene 500 milyon ton verimli toprağın yok olduğu Türkiye `de, bugüne kadar meydana gelen orman yangınlarından 3 milyardan fazla ağacın kaybedildiği belirtildi. Her sene kasten ya da ihmalkarlık sonucu çıkan 2 bin orman yangınında binlerce dönümlük yeşil alan yok olurken, Cumhuriyet `in ilk yıllarındaki mera alanlarının şu anda sadece dörtte birine sahip olduğumuz tespit edildi. Uzmanlar, 1 santimetre kalınlıktaki toprağın ancak birkaç yüzyılda oluşabildiğine dikkat çekerek insanların bu konuda daha bilinçili davranması gerektiğine işaret etti.
Ormanlarımız içler acısı
Topraklarımızın yüzde 26.6`sı ormanlık alanla kaplı olan ülkemizde, yaklaşık 9 milyon hektarı oldukça iyi, geriye kalan 11 milyon hektarı ise bozuk ormanlar oluşturuyor. Dünyada bugün 1 milyar 500 milyonu balta girmemiş olmak üzere, 4 milyar hektar orman bulunuyor. Oysa bu rakamın çok üzerinde olduğu belirtilen ormanlarımızın çeşitli sebeplerle 1950-1990 seneleri arasında yarısının yok olduğu ifade edildi. Ki, ormancılık sektörünün senede yaklaşık 3 milyon 500 bin ton fuel-oil `e eşdeğer bir enerji katkısı sağladığı gerçeği de gözardı edilmemeli.
Su da S.O.S veriyor
Dünya nüfusunun yüzde 40`ını barındıran 80 ülke şimdiden su sıkıntısı çekiyor. Dünyada 1 milyar insan temiz içme suyundan mahrum yaşıyor. Kişi başına düşen su arzı yılda 10 bin metreküpün üzerinde olan ülkeler su zengini sayılırken, Türkiye `de bu rakamın 2 bin 650 metreküp civarında olması dikkat çekici. Ki, ülkemiz sanıldığının aksine `su zengini` bir ülke olmadığı gibi, her geçen gün su kaynaklarımız maalesef daha çok kirletilerek yok ediliyor. Türkiye `nin kullanılabilir su potansiyeli 110 milyar metreküp olup, bunun yüzde16`sı içme ve kullanmada tüketiliyor.
1 ton çam=100 litre petrol
Türkiye `de çöp miktarının yaklaşık yüzde 15-20`sini geri kazanılabilir nitelikli atıklar oluşturuyor. Bir ton kullanılmış kağıt, geri kazanıldığında 16 adet çam ağacının, bir ton kullanılmış gazete kağıdı kullanıldığında ise 8 adet çam ağacının kesilmesinin önlendiği unutulmamalı. İnsanların birbirlerine gönderdiği mektupların yüzde 44 `ü okunmuyor. Bir insan, ömrünün 8 ayını, gereksiz yazışma zarflarını açarak geçirirken, bir büro elemanı senede 81 kilo yüksek vasıflı kağıdı çöpe atıyor. Plastik ambalaj atıkları yıkanıp granül haline dönüştürülerek ikincil ürün üretiminde hammadde olarak kullanıldığı gibi, sera örtüsü, otomotiv sektöründe, plastik torba, marley , pis su borusu, elyaf ve dolgu malzemesi ile araba yedek parçası yapımında da kullanılabiliyor. Geri dönen her bir ton çam için yaklaşık 100 litre petrol tasarruf edilmiş oluyor.
Kaynak: www.tümgazeteler.com

31 Aralık 2007 Pazartesi

Rüzgar'ın Gücü


Yüzyıllardır dünyanın bir çok ülkesinde rüzgar enerjisinden rüzgar milleri yardımıyla su pompalama ve tane öğütme işlemlerinde yararlanılmıştır. Rüzgar millerinin bugünkü modern karşılıkları elektrik üretmek için rüzgar enerjisini kullanan rüzgar türbinleridir.

Rüzgar türbinleri de rüzgâr milleri gibi, enerjinin çoğunu yakalamak için bir kule üzerine monte edilir. 30 m ya da daha fazla yükseklikteki kuleler, daha hızlı ve daha az türbülanslı rüzgâr sağlar. Türbinler rüzgar enerjisini dönen kanatları ile yakalar. Ekseriya bir rotor için bir şaft üzerine iki ya da üç kanat monte edilir. Bir kanat bir uçak kanadı gibi davranır. Rüzgar estiği zaman aşağıdaki kanatın alt ucunda düşük basınçlı bir hava paketi oluşur. Sonra düşük basınçlı hava paketi üst kanatı kendine doğru çeker, böylece rotorun dönmesi gerçekleşir. Buna kaldırma denilir. Kaldırma kuvveti, türbin kanatlarına önden çarpan rüzgâr kuvvetinden daha fazladır. Buna sürüklenme denir. Kaldırma ve sürüklenme birlikte rotorun bir pervane gibi dönmesine sebep olur. Dönen şaft elektrik üretmek için bir jeneratörü döndürür. Rüzgar türbinleri tek başına uygulamalar olarak kullanılır, ya da bir güç noktasına bağlıdır, veya bir fotovoltaik sistemle beraberdir. Rüzgar enerjisinin kaynak kullanım ölçeği için, çok sayıda rüzgar türbini bir rüzgar çiftliğini oluşturmak amacıyla birbirine yakın olarak inşa edilir.

Rüzgar enerjisi; rüzgardaki enerjiyi elektrik üretimi, bataryaların şarj edilmesi, su pompalanması ya da tane öğütülmesi, gibi pratik amaçlar için kullanır. Rüzgar çiftliklerinde büyük, modern rüzgar türbinleri birlikte işletilerek kullanılacak elektrik üretilir. Küçük türbinler uzaktaki kasabaların elektrik ihtiyacını karşılamak için kullanılır. Rüzgar türbinleri başlıca iki sınıfa ayrılır. Yatay eksenli türbinler ve dikey eksenli türbinler. Çoğu kırsal alanda olmak üzere eski biçimli rüzgar millerini hala görebiliriz. Rüzgar türbinleri dünyada çok sayıda uygulamalar için kullanılır. Tek bir evin elektriğini üretmek için küçük rüzgar türbinleri kullanılırken, güç gridine elektrik temin etmek için büyük çiftliklerde çok sayıda türbin kullanılır. Son 20 yılda rüzgar enerjisi araştırmalarındaki ilerlemeler yöntemin maliyetinin dramatik şekilde düşmesine yardım etmiştir. Araştırmalar araştırma laboratuarlarında, üniversitelerde ve kullanıcı organizasyonları tarafından yürütülmüştür. Rüzgar enerjisinin yakıt kaynağı rüzgardır. Rüzgar kaynağının iyi anlaşılması, bir rüzgar projesi programının planlanmasında hayati bir adımdır. Bir rüzgar enerji projesinin performansını tahmin etmek için o yerdeki rüzgarın detaylı bilgisi gereklidir. Rüzgar enerjisi bir yeşil güç teknolojisi olarak düşünülür. Çünkü çevreye etkisi en az durumdadır. Rüzgar enerji santralleri kirlilik ya da sera gazı üretmezler. Rüzgardan üretilen enerjinin maliyeti 20 yılda %85 düşmüştür. Rüzgar enerji ekonomisini geliştirmek için halen birçok ülkede üretim teşvik kredisi kullanılmaktadır.

Kaynak: kuresel-isinma.org

27 Aralık 2007 Perşembe

Küresel Isınma Yoksulu Vuracak

Yayımlanan yeni bir rapor, sera etkisi yaratan gazların atmosfere verdiği zararın tahmin edilenden daha fazla olabileceğini ortaya koydu.

Çölleşme sonucu milyonlarca kişi Afrika'dan göç etmeye zorlanabilir

İngiltere hükümeti tarafından yayımlanan rapor, sera etkisi yaratan gazların, tehlikeli kabul edilen seviyenin altında tutulması olasılığının çok düşük olduğunu belirtiyor.

Araştırmacılar, Grönland'daki buz kütlesinin eriyeceğinden ve bu erimenin gelecek bin yıl içinde deniz seviyelerini yedi metre yükselteceğinden endişe duyuyorlar. Rapora göre bu değişimden en fazla, yoksul ülkeler etkilenecek.

"Tehlikeli İklim Değişikliğinden Korunma" adlı rapor, Şubat 2005'te İngiltere Meteoroloji Dairesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen bir konferansta sunulan bilgilere dayanıyor.

Kaynak: BBCTurkish.com

6 Aralık 2007 Perşembe

Şu anda atmosferde 750 milyar ton dolayında karbon dioksit bulunuyor.

Şu anda atmosferde 750 milyar ton dolayında karbon dioksit bulunuyor. Bitkilerin, hayvanların ve toprağın soluması, fosil yakıtların kullanılması, ormansızlaştirma ve okyanus-atmosfer etkileşimi yüzünden her yıl yaklaşık 207 milyar ton karbon dioksit atmosfere salınıyor. Bu miktar her yıl artıyor. Öte yandan, kara bitkilerinin fotosentezi ve yine okyanus-atmosfer etkileşimi nedeniyle de yaklaşık 204 milyar ton karbon dioksit her yıl atmosferden çekiliyor. Bu durumda yılda 3 milyar ton dolayında karbon dioksit atmosfere ekleniyor. Bu da aslında insanların fosil yakıt kullanımı sonucunda atmosfere salınan karbon dioksit miktarına eşit. Ne var ki dünyadaki fosil yakıt rezervleri, atmosferdeki karbon dioksit düzeyini 5-10 katına çıkaracak denli fazla. Bilim adamlarının tahminlerine göre insanlar, yer altmdaki bu karbon stoklarını yavaş yavaş atmosfere aktaracak. 2050 yılında atmosferdeki karbon dioksit oranının 1850'deki düzeyin iki katına, 2100'de de üç katına çıkması bekleniyor.

24 Ağustos 2007 Cuma

Keneler çoğalıyor, kurbağalar yok oluyor

Keneler çoğalıyor, kurbağalar yok oluyorKüresel ısınma tüm dünyada biyolojik ve fiziksel sistemleri olumsuz yönde etkiliyor. Bazı hayvan türlerinin sayısı hızla azalırken, örneğin keneler de çoğalıyor. Kaplan ve balıklar da hayatta kalabilmek için göç ediyor.
Rakamlar öyle ürkütücü ki, söylenenler de... Londra'ya kar yağıyor, Şili’nin güneyinde bir göl gizemli bir şekilde ortadan kayboluyor, Macaristan’da yüzyılın sıcaklık rekoru kırılıyor, keneler çoğalıyor, kurbağalar yok oluyor, küçük bir buzul parçasına çıkmaya çalışan kutup ayısı içimizi eziyor ve bilim insanları uyarıyor: "Kritik eşiğe yakınız."
Durumun farkına varanlar hem önlemlerini almak hem de bu bilinci yaygınlaştırmak için çabalıyor. Al Gore'un Uygunsuz Gerçek'i (An Inconvenient Truth) ve 24 saat içinde 150 müzisyene yedi kıtada sahne aldıran Live Earth Konserleri milyarlarca insana aynı şeyi, yani kritik eşiği fısıldıyor.
Kaynak:Milliyet

17 Ağustos 2007 Cuma

Buzullarda 10 yılda 50 metrelik küçülme

Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde görev yapan Prof. Dr. Ali Fuat Doğu, Türkiye'deki buzullarda son 10 yılda ortalama 50 metrelik küçülmenin tespit edildiğini belirtti.Türkiye'de buzul jeomorfolojisi üzerine araştırma yapan bilimadamı Prof. Dr. Doğu, Anadolu'da, Ağrı Dağı başta olmak üzere Cilo, Süphan, Kaçkar, Erciyes, Toros ve Doğu Karadeniz dağlarının yüksek kesimlerindeki buzulların jeolojik dönemin son periyodunda aynı tarihlerde oluştuğunu söyledi. Buzullara, 10-20 bin yıl gibi kısa tarihler vermenin doğru olmayacağını belirten Doğu, buzulların yüz binlerce yıldır varlığını koruyan, buzul dönemlerinde büyüyen, sıcak dönemlerde küçülen ve özellikle global ısınma açısından büyük önem taşıyan su kaynakları olduğunu anlattı. Buzulların erimesinin yeni bir gelişme olmadığını belirten Prof. Dr. Doğu, "Yaptığımız araştırmalarda Türkiye'deki buzullarda son 10 yılda ortalama 50 metrelik küçülme tespit edildi" dedi. Avrupa ve Asyalı bilimadamlarının yaptığı çalışmalarda, Alp-Himalaya dağ kuşağındaki buzullarda son 50 yılda ortalama 100 metrelik bir küçülmenin tespit edildiğini dile getiren Doğu, 10 yıldaki gerilemenin son 50 yıldakini 2'ye katlayan bir hıza ulaştığını açıkladı. Doğu, buzullardaki hızlı erimenin atmosferdeki ortalama sıcaklık değerlerinin yükselmesiyle ilişkili olduğuna değindi:"Buzulların erimesi yeni bir kavram değil, ancak son 10 yıldaki erimehızının artması endişe verici boyuttadır. Yeryüzünde yıllık ortalamasıcaklıkta bir derece yükselme olması, tüm dünya buzullarında çok ciddierimelere neden olur. Bilim adamları, günümüzde de dünyanın ortalamasıcaklığının yükselmeye doğru gittiğini söylüyor. Ortalama sıcaklığabağlı olarak buzullardaki erime önümüzdeki 50 yıl süresince aynı hızladevam ederse ciddi boyutta endişe etmemiz gerekiyor. Fakat bu endişe, sansasyonel haber veya halkı paniğe sokmak şeklinde algılanmamalıdır."
(Kaynak:CNN TÜRK)

Buzlar eridi, yeni bir ada göründü

Kuzey kutbunda sıcaklığın yükselmesi sonucu dev bir buz tabakasının erimesiyle yeni bir ada bulundu.İngiliz basınının haberine göre, 'Warming Island' (Isı Adası) adı verilen büyük kayalık ada, Grönland'ın doğusundaki Kuzey Kutup Dairesi'nin 620 kilometre kuzeyinde ortaya çıktı. Amerikalı kaşif Dennis Schmitt tarafından bulunan ada, küresel ısınmanın yeni bir kanıtı olarak görülüyor. Danimarkalı harita uzmanı Hans Jepsen, "Buzul-köprü güneye doğru çekilince ada ortaya çıktı" derken, kaşif Schmitt, "Karanlık günler bizi bekliyor. Kötü sonuçların farkındayız" diye konuştu. BM Hükümetlerarası İklim Değişimi Paneli'nin (IPCC), 6 Nisan tarihli küresel ısınmanın etkilerine ilişkin raporu üzerinde sonunda uzlaşıya varılmış, raporda, ''küresel ısınmanın tahmin edilenden daha hızlı ve kapsamlı bir zarara yol açacağı'' belirtilmişti
(Kaynak:CNN TÜRK)

Çevre uzmanları, küresel ısınmanın 2009 yılından sonra artacağı tahmininde bulundular

Küresel ısınmanın, 21’inci yüzyılda karbon gazı salımının etkisiyle artacağı yönündeki genel uyarının yanında, 2005 yılını takip eden 10 yıl içindeki olasılıklara değinen İngiliz bilim adamlarının raporunda, insanın neden olduğu küresel ısınmadan ziyade, doğal etkenlerin sebep olduğu iklim değişikliği üzerinde duruldu. Tahminde bulunmak için, El Nino ile okyanus sirkülasyonundaki diğer dalgalanmalarla ısı üzerinde çalışmalarda bulunan uzmanların Science dergisinde yayımlanan raporuna göre, dünya gerçek ısınmayla 2009 yılında tanışacak. 2009'a kadar ise doğal güçler, insanın yol açtığı tahmini ısınmayı dengeleyecek
(Kaynak:cnn türk)

15 Ağustos 2007 Çarşamba

Sibirya'da 1 milyon kilometrekare donmuş toprağın erimeye başladığı belirlendi

AFP - LONDRA - Batı Sibirya'nın donmuş toprakları eriyor. New Scientist dergisinin haberine göre dünyanın en büyük donmuş arazisi, 11 bin yıl önce oluşmasından bu yana 'ilk kez' eriyor. Fransa ve Almanya'nın yüzölçümlerinden daha geniş araziyi kaplayan 1 milyon kilometrerakelik buz çözüldüğünde, atmosfere milyarlarca ton metan gazı salınacağı ve bunun geri dönüşü olmayan bir küresel iklim felaketi yaratacağı belirtiliyor. Erimeyi Britanya'nın Oxford Üniversitesi'nden Judith Marguand ile birlikte keşfeden Rusya'nın Tomsk Üniversitesi'nden Sergey Kirpotin, "Tüm Batı Sibirya'nın buzları çözülmeye başladı ve bu sadece üç-dört yıllık zaman diliminde oldu" dedi.

14 Ağustos 2007 Salı

Küresel ısınmayla Karadeniz,Akdeniz'e dönüşüyor

Küresel ısınmayla Karadeniz, Akdeniz'e dönüşüyor: Hamsinin geleceği tehlikede
Küresel ısınma, yaşamın her alanında etkisini sürdürüyor. Mevsimlerin değişmesi, çöl sıcaklarının baş göstermesi, yağışların azalması, barajlardaki su seviyesinin düşmesi derken, şimdi de denizler ve denizlerde yaşayan canlılar tehlike altına girdi.

12 Ağustos 2007 Pazar

KÜRESEL ISINMAYI ÖNLEMEK İÇİN, YAPABİLECEĞİMİZ 10 BASİT KATKI


1- Ampulünüzü değiştirin: Standart akkor ampulünüzü tasarruf ampulü ile değiştirin, yılda 75 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayın.

2- Daha az araba kullanın: Her zamankinden daha sık yürüyün, bisiklet kullanın ve toplu taşıma araçlarından daha çok faydalanmaya özen gösterin. Araba kullanmadığınız her iki kilometre için 0.75 kg. karbondioksit tasarruf edeceksiniz.

3- Geri dönüşüme katkıda bulunun: Evinizden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda bin 200 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.

4- Lastiklerinizi kontrol edin: Düzgün şişirilmiş lastiklerle litre başına aldığınız yol yüzde 3 oranında artacaktır. Her 4 litre benzin tasarrufu, 10 kilo karbondioksiti atmosferimizden uzak tutar.

5- Daha az sıcak su kullanın: Suyu ısıtmak için çok fazla enerji gerekmektedir. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile 175 kg., giysilerinizi soğuk ya da ılık suda yıkayarak da 250 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.

6- Ambalajları fazla olan ürünlerden kaçının: Çöpünüzü yüzde 10 oranında azaltarak 600 kg. karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.

7- Su ısıtıcınızı ayarlayın: Isıtıcınızı kışın iki derece aşağı, yazın iki derece yukarı ayarlayın. Bu basit ayarlamayla yılda bin kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.

8- Bir ağaç dikin: Bir ağaç ömrü boyunca bir ton karbondioksit emer.

9- Çözümün parçası olun: Harekete geçmek ve daha fazla bilgi almak için 'www.iklimkrizi.net'i ziyaret edin.

10- Herkese anlatın: Küresel ısınmayla ilgili bildiklerinizi çevrenize anlatın.

KÜRESEL ISINMANIN SONUÇLARI

Sıcak hava dalgaları, seller, kasırgalar, yangınlar, kuraklık ve bunların sebep olacağı hastalıklar yüzünden milyonlarca insan ölecek.
Dünyadaki pek çok canlı türü yok olacak.
Bitki örtüsü azalacak. Dünyanın büyük bölümü çöl olacak.Küresel ısınmanın getireceği sıcak hava dalgaları, seller, kasırgalar, yangınlar ve kuraklık özellikle yoksulları çaresiz bırakacak.
Deniz seviyesi yükselecek, birçok ülkenin deniz seviyesindeki bölümleri sular altında kalacak.
Fırtınalar, Pasifik bölgelerinde görülen doğa olayları, Muson yağmurları sayısı giderek artacak.

KÜRESEL ISINMA SEBEPLERİ

Küresel ısınmanın temel nedeni, özellikle sanayileşen ülkelerce yoğun olarak atmosfere salınan -karbondioksit (CO2) başta olmak üzere- sera gazlarıdır. Bu gazların yoğunluğunun artmasının sonucu olarak güneş ışınları atmosferde daha çok tutulur ve yeryüzü sıcaklığı artar.

11 Ağustos 2007 Cumartesi

HAVALAR HENÜZ ISINMADI

Uzmanlara göre, dünya gerçek ısınmayla henüz tanışmadı, küresel ısınma 2009'dan sonra daha da artacak. Uzmanlar, küresel ısınmayı yavaşlatmak için 10 yıl kaldığı konusunda uyarıyor. Küresel ısınma, tüm dünyayı olduğu gibi, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Daha şimdiden kuraklık tehdidi baş gösterdi.